FİKR-İ FİRARİLER

FİKR-İ FİRARİLER
FİKR-İ FİRARİ ( I )

Blog Listem

Bu Blogda Ara

14 Temmuz 2010 Çarşamba

KÜL KEDİSİ RÜYA PERİSİ



Önsöz
Yazmış olduğum onlarca senaryo, hikâye,reklam,tiyatro eserlerinin arasına bir de halk tarafından çok sevilen ve tutulan, masallara benzer hikâyeler ekledim. Bu kadın sadece komedi ve dram mı yazıyor demeyesiniz diye senaryolarımın arasına güzel aşk hikâyeleri de ilave ettim. İçinde Prensler ve Prenseslerin çokça görüldüğü masalsı bir öyküsü olan filmler arasına ben de bir tane ekleyerek size armağan etmek istedim. Umarım zevkle okur ve hoşnut olursunuz. Yazmış olduğum eserlerin seçilmişleri ilk defa burada yayınlanıyor, ilk kıymetlim sizlersiniz. Kendime sakladığım eserlerimi ise bir gün filme aktararak daha ileriki bir zamanda evinizin rahat koltuklarında oturarak izlemeniz umudunu sizlerle paylaşmak istedim ayrıca.
İçinizden biri: Yurdunuz insanı Lale

————————————————————————————————————————
Bir Lale Selen Eseridir
2010
SENARYO SiNOPSİST ÖZETi
KÜL KEDİSİ RÜYA PERİSİ
Senaryo: Lale Selen / Senaryo Asistanı: Müşerref Özdaş
Rüya, çok güzel fakat kendi güzelliğinin kıymetini bilmeyen bir genç kadındır. Annesi ve babasının ölümünden sonra kendisine onlardan kalan küçük bir evde yaşamaktadır. Yine kendisine ait olan bir seyyar mısır satış arabası ile belirli caddelerde ve çoğu zaman Kapalıçarşı’da mısır satmaktadır. Boş zamanlarında ise Açık Öğretim’de okuduğu için ders çalışmakta,yaşamını bu şekilde sürdürmektedir. Gezip tozması da çok nadirdir.
Komşuları ve arkadaşları tarafından da çok sevilmekte ancak çoğu onun 30 yaşına yaklaşmasına rağmen hâlâ yanlız yaşamasına anlam verememektedir. En yakın komşusu olan bir yaşlı kadın onu her onu gördüğünde veya pişirdiklerinden onun da tatması için getirdiğinde şöyle demektedir: ” Ah kızım ah, güzelliğinin farkında değilsin. Kül kedisi gibi eve kapalısın. Üstelik başında üvey ana da yok. Neden güzelliğini saklarsın bilmem ki?” Rüya bu sözleri her duyduğunda ona sevgiyle gülümsemektedir.
Rüya’nın bir özelliği de erkek fatma gibi dolanması ve bazı bazı potlar kırmasıdır. Bu haliyle de olsa yakınındakilerin sevimli kızıdır o. Her sene sınavlarının hepsini başaramasa da yine yılmadan okumaya, çalışmaya, baştan almaya devam etmektedir. Kahvede oturan yaşlı amcaları da ona zaman zaman bu konuda takılsalar da onunla bu şekilde de olsa iki çift laf etmekten hoşlanmakta, ona baktıklarında mücadelesinden dolayı duygulanmakta ve onunla gurur duymaktadırlar.
Rüya’nın bir problemi bulunmaktadır. Evine yıkılma emri çıkmış, o bu kararı her zaman ileri bir tarihe erteletmeyi başarmıştır. Haftalar, aylar geçmiş, yakınındaki çoğu ev yıkılmış o hâlâ içinde doğup büyüdüğü baba ocağını yıktırmamak için direnmektedir.
Bir Pazartesi günü direnişlerinin sonu gelmiştir artık. Genç kadın o gün, mısırlarını sattıktan sonra evine döndüğünde evinin yerle bir edildiğini görmüştür. Eşyaları komşuları tarafından dışarı çıkartılmıştır. Rüya adım adım, gözlerine inanamayarak, bir elinde tuttuğu mısırı neredeyse düşürecek kadar büyük bir üzüntü içinde evine yaklaşmaktadır. Uzaktan evinin yerle bir edilmiş halini ilk fark ettiğinde yemekte olduğu mısırlar dişlerinin arasında kalmış, çiğnemeye bile fırsat bulamamış, yere tükürmüştür kahrolmuş bir şekilde. Bir gün bunun olacağını bilse de o an onun için büyük bir şok olmuştur. Ağzının etrafında hâlâ yapışmış mısır parçaları görülmektedir. Rüya bir an donakalmış ve gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştır. Komşuları da üzgün yüz ifadeleriyle uzaktan onu izlemektedirler.
Akşam karanlığı çökmüş, genç kadın yıkılmış evinden geri kalan bir duvar parçasının üzerinde oturmuş derin derin düşünmektedir. Kararlıdır ve yaşamak istememektedir. Artık onu ayakta tutan evi de gitmiştir. Komşuları ne kadar ısrar etse de o gece onu oradan uzaklaştıramamışlardır.
Ertesi gün öğlen sıcağında Rüya, düşünceler içinde bir yolda yürümektedir. Bu yol onu bir köprüye götürmüştür. Kapalıçarşı’daki mısır arabası açılmamış, bir kenarda durmaktadır. Herkes onu merak etmiştir. Onu konuşmaktadırlar kendi aralarında. Bu sırada Rüya köprünün ortasına kadar gelmiştir. Akşamdan beri silinmemiş, yıkılmış evden geri kalan tozlarla kaplı gözlüklerini de takmıştır. Köprünün kenarına dayanarak bir yandan aşağıdaki suya bakmakta, bir yandan uzun uzun düşünmektedir. Kimse onun bir ölüm hazırlığında olduğunu bilmemektedir.
Uzun uzun suyu seyrettikten sonra atlamaya karar vererek kenardaki taşlara tutunur ve o sırada aşağıdan geçen bir yat ilişir gözüne. Yatın içindeki genç kadınlar yüksek sesli ve hareketli bir müzik eşliğinde eğlenmektedirler. Yatın sahibi olan uzun boylu adam da onları seyretmektedir. Yattan gelen müzik öyle yüksek seslidir ki ta uzaklardan bile duyulmaktadır. Yatın arka taraflarındaki bir kız çocuğu ise kendi kendine dolaşıp çevreye bakınmaktadır. Rüya, yatın köprünün altından geçmesini beklemek için bir ara duraklamış fakat intihar düşüncesinden vazgeçmemiştir. Yat köprüye doğru yaklaştığında arka taraflardaki küçük kız dengesini kaybetmiş ve suya düşüvermiştir. Bunun sadece Rüya görmüştür. Diğerleri farkında bile değildir. Rüya elleri ile uyarma cabasi yattakilerin dikkatini cekmemistir. Buraya geliş ve orada bulunma amacı bu dünyadan ayrılmak için aşağıya atlamak olan Rüya’nın gözleri bir anda şaşkınlıkla fal taşı gibi açılıvermiş ve ani bir kararla bir hayat kurtarmak için suya atlayıvermiştir.
Köprüden ayak üstü atlayıp suya girdikten sonra olanca hızıyla kızın düştüğü yere doğru yüzmüş ve kıza ulaşarak koltuk altlarından tutarak kıyıya doğru zorlanarak yüzmeye başlamıştır. Kız bir hayli su yutmuş ve ölüm korkusuyla Rüya’ya sıkı sıkıya yapışmışır. Zorlukla da olsa kenara ulaşabilmişlerdir. Rüya, suyun kenarında kıza ilk yardım çalışması yapmaya ve yuttuğu suları çıkarmaya çalışmaktadır. Küçük kız öksürerek yuttuğu suları dışarı çıkarmıştır. Biraz kendine gelebilmiş, hem titreyerek hem de korku içinde yine ona sarılmıştır. Rüya da bu çabadan dolayı büyük yorgunluk içindedir. Bir süre birbirlerine bakarlar. Daha sonra küçük kız ona, babasının nerde olduğunu sormuştur. Rüya, oradan uzaklaşan ve kızının suya düştüğünden haberi olmayan babayı, yatın görüldüğü istikamete doğru elini uzatarak gösterir: ” Baban sanırım orda.”
Onların etrafına toplanan, ne yapacağını şaşıran insanlar da giderek artmaktadır. Bu araba çağrılan ambulans gelmiştir. Rüya, önce ambulansa binmek istemez fakat kendisini sorumlu tuttuğu için küçük kızın hatırına binmiş ve hastaneye gitmişlerdir. Haber verilen baba korku ve telaş içinde hastane kapısından içeri koşarak girmiştir. Kızının bulunduğu odaya giren adam yatakta yatan kızını görünce daha da paniğe kapılarak ne kadar sorumsuz davrandığının farkına varmıştır.
Kızının hayatını kurtaran kadını görmek ister. Doktorlar ona köşedeki bir sandalyede oturan kadını göstermişlerdir. Rüya karnını doyurmaktadır ve ağzı dolu olarak adama küçük bir tebessümle bakmıştır. Adam ona defalarca teşekkür ederek minnetini göstermeye çalışmış ve adresini istemiştir. Rüya adama boş gözlerle bakmış ve hiçbir şey diyememiştir. Oradan ayrılmak icin ayağa kalkmış, önce küçük kızın yanına giderek vedalaşmış ve sonra dışarı çıkmıştır. Adam ondan cevap alamadığından peşinden giderek tekrar sormuştur. Onu mükafatlandırmak istemektedir. Rüya, bu defa gülümseyerek, şimdilik sokakta yaşadığını ve Kapalıçarşı’daki mısır arabasının yanında yaşadığını söylemiş ve adamın yanından ayrılmıştır.
Küçük kız evde tepinmekte, onu kurtaran kadını tekrar görmek istediğini söyleyip durmaktadır. Yanına kızını da alarak Kapalıçarşıya giden adam birkaç kişiye sorduktan sonra Rüya’nın yerini öğrenir ve onu bulur. Rüya, bir anda onları karşısında görünce şaşırmış ve tatlı bir tebessümle karşılamıştır onları. Mısırlarından da ikram etmiştir.
Rüya, intihar edeceği günü ve bu düşüncesini unutmaya çalışmaktadır. Artık kendisini Allah’ın önlediğini düşünmekte ve yaşamaya gayret göstermektedir. Kendisine kalacak bir yer bulana kadar ihtiyar komşusunda kalacaktır.
Rüya bir gün hastalanır ve işine gidemez. Onu tekrar ziyaret etmek isteyen küçük kız Yağmur ve babası Kenan, mısır arabasının bulunduğu yere giderler ve onu göremezler. Esnaftan Rüya’nın evinin yıkıldığını ve bunalımda olduğunu, biraz da olsa onun yaşadığı hayatı öğrenmişlerdir.
Kenan Bey, bir süre sonra kızının bir bakıcısı olmasına rağmen kızının Rüya’yı çok sevmesi ve onun gelmesini istediği için Rüya’ya kendi evlerine geçici olarak taşınmasını teklif etmiştir. Zar zor ikna ederek Rüya’yı eve getirirler. Birkaç parça eşyası ile gelen Rüya’ya bir oda verilir. O gün evde olan Kenan bu eşyalara bakakalır. Odasına yerleşirken durmadan bir şeyleri düşürerek telaşla toplayan Rüya, bir yandan da evi incelemektedir. Bir yandan da elindeki elmayı ısırıp durmaktadır. Karşısındaki bu güzel ve garip kadına şaşkın bir şekilde bakan Kenan’ın yüzünde de belirli belirsiz bir tebessüm vardır.
Daha ilk günden iyi bir arkadaş olmuştur Rüya ve Yağmur. Kenan bir şirket sahibidir ve devamlı çalışmaktadır. Rüya’nın eve gelişinin ikinci gününde, çalışma odasının tam üstünden durmaksızın top sesleri gelmektedir. Rahatsız olup yukarı çıkan Kenan kızı ile birlikte basket oynayan Rüya ile karşılaşır. Sinirini belli etmez ve kibarca buna son vermelerini, isterlerse bahçede oynayabileceklerini söyler. Tekrar çalışma odasına indiğinde bu defa aynı sesler bahçeden gelmektedir. Rüya ve ufaklık çalışma odasına denk gelen duvara top atarak oynamaktadırlar.
Kenan sinirinden bir şey yapamaz. Hizmetçisi içeri girer ve ona akşam yemeğinde ne yemek istediğini sorar. İsteğini söyleyen Kenan, hizmetçiye ayrıca bahçede oynayan Rüya’nın tabağına uyku ilacı koymasını ister gülerek. Hizmetçi kendisine ters ters bakıp çıkar odadan.
Bir başka akşam Kenan banyoya girmek için hazırlık yapar. Havlusunu, bornozunu eline alarak banyoya girer ve girer girmez gördüğü manzara ile şoka uğrar. Rüya bacağına ağda yapmaktadır. Kenan ona orada ne işinin olduğunu sorsa da Rüya rahat bir tavırla istifini bozmadan diğer banyodaki ışığın yetersiz olduğunu ve burayı tercih ettiğini söyleyerek cevap verir ve özür de diler. Kenan da onu: ” Gözlüklerinin camını temizlersen daha iyi görürsün.” diyerek cevaplamıştır. Gerçekten de gözlük camları bile ağda ile bulaşmış ve yapış yapıştır. Aynı zamanda Kenan, kenarda duran bir havluyu aldığında da ellerine ağda yapışmış ve iyice sinirlenerek oradan bir an önce çıkmaya çalışmıştır.
Kenan bütün bunlara kızı için katlanmaktadır. Çünkü onun hayatını Rüya’ya borçludur. Akşam yemeklerinde çok nadir beraber yemek yerler. Bir akşam sofrada Kenan Rüya’ya bakar devamlı. Rüya, masada hiçbir şey bırakmamakta, ne varsa silip süpürmektedir. Yakınlarındaki hizmetçisine: ” Yarın için komple bir kuzu çevir, misafirimiz ancak doyar.” deyivermiştir.
Günler böyle gelip geçmektedir. Bazen Kenan’ın okuması için eve alınan gazete berbat bir şekilde, buruşuk, darmadağınık bir halde getirilmektedir önüne. Bazen de yüksek sesle açılmış bir müzik eşliğinde kızı ile Rüya’nın danslarını seyreder. Eve eskiye göre bir hayli canlılık gelmiştir. Kenan evine ziyarete gelen misafirlerine Rüya’yı pek göstermemeye çalışmaktadır. Ve eskiye göre daha az misafiri de gelmektedir.
Sıcak bir günde Kenan, evin badanası için hizmetçisi ile konuşurken Rüya girer araya. Kendisinin de çok iyi badana yapabildiğini söyleyerek evi boyamayı teklif eder. Her ne kadar Kenan bu teklifi kabul etmese de onun evde olmadığı bir gün Rüya ve Yağmur evi boyamışlardır. Eve geldiğinde donakalır Kenan. Kendilerine hoş görünen duvarlar Kenan’ın gözünde bir faciadır. Hizmetçisine neden olayı önlemediğini sorduğunda, hizmetci tehdit edildiğini söyleyip espri yaparak mutfağa kaçar. Evin duvarları karmakarışık renklere boyanmıştır.
Kenan’ın hemen arkasından, beraber oldukları ama ayrı evlerde yaşadığı sevgilisi girmiştir içeri. O da girer girmez donakalmıştır. Üstelik de akşama evde yemekli bir parti vardır. O saate kadar evi acilen çağrılan ustalar boyayarak halletmişlerdir.
Rüya akşam davetli olan misafirlere gönüllü olarak hizmet etmeyi istemiştir. Hizmetçi ile iyi anlaştığından ona bu fikrini kabul ettirmiştir. Fakar sakarlıkları o gece de devam etmiş ve Kenan’ı fena halde sinirlendirmiştir. Hemen hemen her on dakikada bir, mutfakta bir şeyler yapmaya çalışırken elinden bir şeyler düşürmektedir. Çıkan seslerden Kenan ve sevgilisi rahatsız olup bazı misafirler de dalga geçmeye bile başlamışlardır. Kenan misafirlere karşı mahcup olmuştur.
Bir gün salonda Kenan’ın da iyi bir gününde, birlikte içtikleri kahve eşliğinde yaptıkları sohbette kızının suya düştüğü o günde köprüde ne işinin olduğunu sormuştur Rüya’ya. Rüya önüne bakarak uzun uzun düşünmüş ve gerçekleri anlatmaya başlamıştır. Duyduklarından çok etkilenen ve üzülen Kenan ona bir daha böyle bir şeyi kesinlikle düşünmemesi konusunda nasihatlerde bulunur. Rüya, gülerek artık böyle bir şeye gerek duymayacağını, kocaman bir evde oturduğunu söyler. Kenan içinden, ev benim evim diyerek yalancıktan sırıtır.
Bir an için ona çok acımıştır Kenan. Kızı Yağmur o varken çok mutludur. Her yere onunla birlikte gitmektedir. Derslerine de yardımı olmaktadır. Kızının mutluluğu için her şeye katlanmaya devam edecektir Kenan.
Aldığı bir davet üzerine havuzlu bir evi olan arkadaşına kızı ile gidecek olan Kenan, kızının ısrarla Rüya’yı da yanında istemesi üzerine hep birlikte gitmek zorunda kalmıştır. Gittikleri yer çok kalabalıktır. Rüya son derece mütevazi ve sadedir. Bu Kenan’ın çok hoşuna gitmiştir. Çünkü ilk anlarda rezil olmaktan korkmuştur. Ama bu gerçekleşmemiştir.
Kısa bir an sonra Rüya evde bulduğu bir gitarı eline alıp çalmaya başlamış ve etrafına toplananlar giderek artmaya başlamıştır. Gitara hakimiyeti çok iyidir. Yağmur da yanıbaşında durup ona eşlik etmektedir. Uzaktan gitar sesini duyan Kenan da bir süre sonra oraya gitmiş ve Rüya şarkı söylemeye başladığında yüzünün ifadesi bir anda değişivermiştir. Rüya’nın berbat bir sesi olsa da kendinden emin fakat yanlış bir şekilde söylemeye devam etmektedir şarkısına.
Rüya’ya etrafında toplananlar alkışlarla eşlik etmekte, onları dinlemeye devam etmekte olan Kenan da hafif bir gülümseme ile kafasını sallayarak bakmaktadır Rüya’ya.
Bir gün Kenan eve geldiğinde ve her yerde mısırlar görmüş ve şaşırmıştır. Mısırlar ayıklanmış, kabukları bir yerlere, püskülleri bir yerlere dağılmıştır. Mutfakta mısırdan geçilmez olmuştur. Bir açıklama isteyen Kenan onun daha önce ısmarladığı mısırları pazarcıdan almak zorunda kaldığını öğrenmiştir. Tüm aile birkaç gün arka arkaya mısır yemekten ishal olmuştur.
Bir hafta sonu Rüya, Yağmuru da yanına alarak mısır satmaya gider. Yağmur bu geziden çok memnun ve mutludur. Kenan eve geldiğinde onları bulamayınca hizmetçiye nerede olduklarını sormuş ve aldığı cevapla şaşırmıştır yine. Mısır sattıkları yere gittiğinde onları mısır arabasının başında satış yaparken bulmuştur. Kızı da başına güneşten korunmak için bir şapka geçirmiş, müşterilere mısır satmaktadır. Kızgınlıkla yanlarına giderek ne yaptıklarını sorar. Onu rezil ettiklerini söyler. Tanıdıkları birinin kızını görebileceğinden çekinmektedir. Ne Rüya ne de Yağmur ona aldırış etmemiş, işlerine devam etmişlerdir.
Mısırlar bittiğinde hep beraber eve dönerler. Kenan arabada onlara söylene söylene yola devam etmekte ise de onların hâlâ umurunda olmadığını görerek daha çok sinirlenmektedir.
Ertesi gün mısırları Kenan’ın kapısının önündeki cadde üzerinde satmaya çıkmışlardır. Bunu eve geldiğinde gören Kenan küplere binmiştir öfkesinden. Tek çare olarak bu mısır arabasını Rüya’dan satın almayı düşünmüştür. Fazlasıyla ödeme yaparak anlaşırlar ve Rüya’nın mısır arabasını satın alır. Mısır arabası artık bahçedeki eşya deposuna, eskilerin arasına kapatılmıştır.
Bir akşam Kenan’ın Veteriner Hekim olan bir arkadaşı gelir yemeğe. Rüya ile yemekten sonra sohbete başlarlar. Kenan sevgilisiyle bir başka odada telefonda tartışırken, arkadaşı ile Rüya’nın samimi sohbeti alıp başını gitmiştir. Sohbette Kenan’ın arkadaşı Rüya’ya bir hayat arkadaşı olup olmadığını sormuştur. Rüya bir hayat arkadaşı olmadığını anlatıp içini dökmeye başlamıştır. Doktorun onu dinlemesi hoşuna gitmiş ve rahatlatmıştır. Yaşlanmakta olduğunu ve hâlâ bir hayat arkadaşı olmadığını, yaşayamadığı ve özlem duyduğu duygular olduğunu anlatmaya devam ederken doktora gelen ani bir telefonla oradan ayrılmak zorunda kaldığında ona izin gününde neden çalıştığını sormak gereği duymuştur Rüya. Doktor ona ineklerin doğum sancılarının ne zaman tutacağının belli olmadığını söyler gülümseyerek. Bunun üzerine Rüya şaşırarak yarım saattir bir veterinere derdini anlattığını anlamış olur.
Kenan’ın arada bir evine gelen sevgilisi de Rüya’dan artık daha çok rahatsız olmaya ve fırsat buldukça onu eleştirmeye başlamıştır. Bu durum Yağmur’un hiç hoşuna gitmez. Kadın çok asortik ve kendini beğenmiş bir yapıda, despot bir tavır içindedir. Her geldiğinde Rüya’yı evin hizmetçisi gibi görüp ona hükmetmeye çalışmaktadır.
Rüya bir gün hastalanmıştır. Hizmetçi ona hazırlamış oldugu çayı verir ve yatmasını önerir. Rüya odasına geçmiş, uyumuştur. Kenan işinden eve geldiğinde evdeki sessizliği merak ederek hizmetçiye Rüya’nın nerede olduğunu sorarak öğrenmiştir hasta olduğunu. Onu merak ederek odasına gitmiş ve kapısını hafifçe tıklatmış, ses gelmeyince kapıyı hafifçe aralayıp içeri bakmıştır. Rüya, yorganı bacaklarının ortasına alarak uyumuştur ve tüm vücudunun şeffaf güzelliği ortaya çıkmıştır. Kenan, onu bu şekilde görür görmez hemen kapıyı kapatıp çıkacağı sırada kısa bir süre duraklar ve kapı aralığından tekrar ona bakarak gülümser ve kapıyı kapatıp gider.
Gece Yağmur, bir ara usulca Rüya’nın koynuna girmiştir ve orada uyumaya devam etmiştir. Kenan, sabah kızına bakmak istemiş ve odasında bulamamıştır. Birden aklına Rüya’nın odası gelmiş ve gerçekten de oraya baktığında onları sarmaş dolaş bir şekilde uyurken bulmuştur. Bu sahne onu duygulandırmıştır.
Yine bir gün Rüya Kenan’ı çileden çıkarmış ve ona iyice çıkışmasına sebep olmuştur. Kenan ona koskocaman bir kadınsın, 30 yaşındasın dediğinde o da 29 ’unda olduğunu söylemiştir. Çocukça tavırları Kenan’ı çileden çıkarmaya devam etmektedir.
Günler, haftalar geçer, Yağmur gün geçtikçe Rüya’ya daha çok bağlanmakta ve onu daha çok sevmektedir. Kenan bir gece eve geç geldiğinde, kızını Rüya ile birlikte salonda, karanlıkta korku filmi seyrederken yakalar. Her ikisinin de elinde çerez vardır ve yanaklarına çerez kabukları yapışık vaziyettedirler. Kenan, salonun lambasını açtığında karşısındakilerin ondan çekinmelerini beklerken tam tersi, ondan ışıkları tekrar kapatmasını istemişlerdir.
Bazı günler değişik sebeplerle Kenan, Rüya’ya bıkıp usanmadan kızının küçük olduğunu hatırlatmak zorunda kalmaktadır hâlâ. Kenan ve asortik sevgilisi, bir gün yine, Rüya’nın evde barınma sebebinden dolayı büyük bir kavga etmişler ve kadın Kenan’ı ayrılıkla tehdit ederek evden kapıyı çarparak çıkıp gitmiştir. Hizmetçi için de bu durum soğuk esprilerine iyi bir fırsat yaratmıştır.
Derin düşüncelere dalan Kenan’ı memnun edebilmek için Yağmur ve Rüya aralıksız bir şekilde onu oyalamaya çalışacak bir şeyler bulup getirmektedirler. Bir süre sonra Kenan bundan sıkılarak onlara kızmış ve rahat bırakılmak istediğini söylemiştir. Rüya buna çok üzülmüş ve odasına giderek ağlamaya başlamıştır. Bunu gören Yağmur, yanına gelerek babasına kafa tutmaya başlamıştır. Babasına bağırarak şöyle der: ‘’ Bak, o şimdi senin yüzünden filmlerdeki gibi kendini yatağına attı ve ağlıyor. Sen de git de filmlerdeki gibi kapıyı kırarak içeri gir ve özür dile ondan.’’ Bunun üzerine Kenan kızına: ‘’ Anlaşılan sana sadece gerilim filmleri değil, aşk filmleri de izletmiş o huysuz kadın.’’ der ve çalışma odasına kendisini kapatır.
Kenan daha sonra, akşamüstü dışarı çıkmış ve fena halde içkili bir şekilde, geç saatlerde eve dönmüştür. O an mutfağa süt içmek için inen Rüya, kapıyı birinin anahtarla açmaya çalıştığını duymuş ve merak ederek kapının arkasında uzun bir müddet beklemiştir. Nihayet dayanamayıp ‘’ Kim o? ‘’ diye sorunca Kenan’ın ‘’ Aç.’’ diyen sesini duymuştur. Rüya, kapıyı açmış ve Kenan’ın çok sarhoş olduğunu görmüş, durmadan sallanan ve tökezleyen Kenan’ı odasına götürmek istemiş fakat başaramayarak onu en yakındaki salon koltuğuna bırakmıştır. Ardından da onun üzerindeki ayakkabı, ceket ve çoraplarını çıkartmaya çalışmıştır. Kenan ise bir yandan konuşmakta ise de ne konuştuğununda farkında değildir aslında. Sadece saçmalamaktadır. Rüya’dan yanında oturmasını istemiş ve onu çekerek yanına oturtmuştur. Ona kızgındır, içini dökmeye, sevgilisinin onun yüzünden çekip gittigini ve herşeyin onun yüzünden alt üst olduğunu söylemeye başlamıştır. Rüya ona sarhoş olduğunu bildiği için fazla aldırmaz. Sabah olduğunda ona söylediklerini hatırlatmaya karar vermiştir. Kenan’dan gitmek için izin istediğinde Kenan onu tekrar yanına çekmiş ve birden göz göze gelmişlerdir. Kenan Rüya’nın gözlerinin içine derin derin bakarak onu öpmeye başlamış, Rüya ona karşı koymaya çalışsa da başaramamıştır. Rüya bu öpüşmeden hoşlanmış ve kendi kendine de utanmıştır.
Ertesi sabah Kenan hiçbir şey hatırlamaz ve her şey daha önceki günlerde olduğu gibi devam etmekte, genç kadın ondan gece onu öptüğünü hatırlamasını beklemektedir. Bu sebeple suratı biraz asıktır o sabah genç kadının. Onu gördüğünde ilk sözü şu olmuştur: ‘’Dün beni evden kovdunuz Kenan Bey.’’ Kenan ona ‘’ Sarhoştum, hatırlamıyorum. Belki de senin kuruntundur bu.’’ diye cevap vermiştir. Rüya bunun üzerine cevap vermeden odadan çıkıp gitmiştir.
Günler böylece zaman zaman hareket ve gerilim içinde geçip gitmekte ve Kenan kendince Rüya’yı adam etmeye, Rüya da Yağmur’u kendine benzetmeye çalışmaktadır. Bu olup bitenden en büyük zevk alan da hizmetçi ise de belli de etmez pek.
Aylar, günler hızla geçmektedir. Kenan, büyük bir yatta şirketinin 10. yılını kutlayacaktır, herkes davetlidir. Rüya da davet edilmiştir. Kenan onu davet ederken inşallah yine rezil olmam düşüncelerini de taşımaktadır. Yağmur Rüya’nın da o partide bulunacağını öğrenince ona cok güzel bir elbise ayarladığını söylemiş fakat annesinden kalma bir elbise olduğunu belirtmemiştir. Elbise o kadar güzeldir ki, Rüya giyip üzerinde gördüğünde onun nereden geldiğini bile sormamıştır. Kafası karmakarışıktır. Ani bir davet olduğu için Rüya saçlarına ne yapacağını da bilememiştir. Fakat ona da hizmetçi çare bulmuş, bir telefonla eve özel kuaför va ayakkabı getirtebileceğini söylemiştir. Kendisini bu kadar düşünen hizmetçiye sarılıvermiştir Rüya bir anda. Geç saatlerde onları buraya nasıl getirteceğini hizmetçiye sorduğunda, elindeki kartı göstererek: ’’ Kenan Bey’in GoldCard’ı sağolsun.’’ diyerek espri ile karışık cevaplamıştır.
Kısa bir müddet sonra eve kuaför ekibi ve ayakkabı satıcısı malzemeleriyle gelmiştir. Kapı açıldığında ’’ Evet, Kül Kedisi Operasyonu hazırdır.’’ diye gülen yüzlerle girmişlerdir içeriye.
Rüya çok mutludur, kendi kendine hayaller kurmakta, orada belki hayatının prensine rastlayabileceğini söylemektedir. Heyecanlı olduğundan devamlı sorular sormaktadır. Hizmetçi ona gülümseyerek cevaplar vermektedir.
Kenan da vereceği parti ile ilgilendiginden partiye şirketten direkt olarak geçmiş, eve uğramamıştır. Ancak eve Rüya’yı alması için bir şoför yollar. Gece olmuştur ve şoför onu almaya gelmiştir. Hizmetçi ve Yağmur onu çok güzel olduğunu söyleyerek ve hayranlıkla seyrederek uğurlamıştır. Rüya o gece gözlüğünü de takmamıştır. Genç kadın arabaya bindikten sonra hizmetçi ile Yağmur cama koşmuş ve ona el sallamaya devam etmişlerdir. Rüya çok heyecanlıdır. Yata yaklaşmışlardır. Partinin bulunduğu yere çok yakın bir yerde durur şoför ve arabadan inmesi için kapısını açar Rüya’nın. Partiden dışarı rahat sohbet edebilmek için çıkmış olan bir kaç davetli, dimdik ve şaşkın, büyülenmiş gözlerle Rüya’ya bakmaktadırlar. Rüya yata yaklaşmış ve içeri girmiştir. İçeri girdiğinde tüm gözler büyük bir merak ve dikkatle onun üzerine çevrilmiştir.
Kapıdaki görevlilere selam verdikten sonra, kendi başına içeride dolanmaya devam eder. İkram edilen ordövrlerden ve şampanyalardan almış, çevresini izlemeye devam etmeye başlamıştır. Elindeki yiyecekten bir lokma alarak yutmuş fakat daha önce hiç şampanya içmediğinden aldığı yudum boğazında kalmış, hafifçe öksürmeye başlamıştır.
Biraz zaman geçtikten sonra Kenan uzaktan gördüğü bu güzel kadına bakakalmış, üzerindeki elbise de dikkatini çekmiştir. Kadına yaklaştıkca onun Rüya olduğunu ve ölmüş olan karısının elbisesini giydiğini anlamıştır. Biraz önce yüzü gülen adam şimdi birden sinirlenmiştir. Rüya arkasını döndüğünde Kenan’ın ona doğru hızlı bir şekilde yürüdüğünü ve yüzünün de asık olduğunu görmüştür. Tam ona gülümseyecekken onun yüksek sesle çıkışmalarına maruz kalıvermiştir birden.
Kenan Rüya’ya bakıp güzelliğinden büyülenmişse de yine de ona kızgındır ve çıkışmalarına, incitici sözlerine, hesap sormalarına devam etmiştir. Rüya’nın üzerinde ölmüş karısının elbisesini görmek onu perişan etmiştir. Rüya’nın duydukları karşısında artık gözleri yavaş yavaş yaşlarla dolmaya başlamış, yanaklarından ilk damla süzüldüğünde elbisesinin eteklerini yukarı çekerek kapıya doğru koşmaya başlamış, birkaç davetlinin elindeki bardağın da yere düşmesine sebep olmuştur. Kenan ona çıkıştığı için çoktan pişman olmuş, hatasını düzeltmek için arkasından koşup seslenmiştir. Onu duymuş olsa da genç kadın dönüp bakmamış fakat yattan dışarı çıkmak üzere iken ayakkabısının topuğu yatın merdivenine takılmış, çıkaramadığı için de orada bırakıp koşmaya devam etmiştir.
Kenan gelerek ayakkabıyı sıkıştığı yerden çıkarmış, tekrar Rüya’ya sertçe seslenmiş, bu defa Rüya öfkeli bir bakışla arkasına dönüp bakmıştır. Kenan ayakkabısını uzatarak ayakkabısını ona vermek istediğinde Rüya daha da sinirlenerek ayağından rahat koşabilmek için çıkardığı ve eline almış olduğu diğer ayakkabısını Kenan’a doğru fırlatmış, ayakkabı Kenan’ın alnına denk gelmiştir.
Acı bir ses çıkartmıştır Kenan. Bir elinde onun ayakkabısının tekini , diğer eliyle de kanayan alnını tutmaktadır.
Rüya ağlayarak arabaya biner ve gider. Ama gideceği yer o ev değildir. Artık kararlıdır o eve gitmeyecektir. Yağmur ne kadar burnunda tütse de geri dönmez. Yağmur çok yanlızdır evde, hizmetçinin de suratı asıktır, hatta Kenan bile gülemez artık. Evin eski neşesi yoktur. Herkesin canı fena halde sıkkındır. Evde sanki bir cenaze çıkmış gibi hüzün vardır. Kenan düşüncelerdedir ve devamlı Yağmur’a bakmaktadır. Onun mutluluğu için evine aldığı kadına kendisinin de ne kadar alışmış olduğunun hatta aşık olduğunun farkına varmıştır.
Daha önceleri Rüya’nın kızına korku filmleri seyrettirmesine kızan adam şimdi kızını memnun edebilmek için ona filmler almakta fakat kız salonda sadece yastık üzerinde derin düşüncelerle yan yatmaktadır. Babası ayakta onu güldürebilmek için hokkabazlık yapsa da kızı donuk ifadeyle bakmakta, dokundurucu ve kara mizah içeren espriler ile karşılık vermektedir. Kendisinin çocuk yuvasında olmadığını hatırlatarak odayı terk eder. Kenan arkasından bakar sadece. Rüya da bunalımdadır. O akşam Kenan’dan kaçtıktan sonra yine yaşlı komşusunun evine gitmiştir geçici olarak kalmak için.
Yaşlı kadının kapısını küçük bir çocuk çalmış ve yaşlı kadın kapıyı açınca küçük çocuğun elindeki çikolataları almış ve bir tane de ona hediye etmiştir. Çocuk yaşlı kadının ricası üzerine çok sayıda çikolata alıp getirmiştir oraya. Rüya içindir bunlar. Yaşlı kadın bir süre sonra genç kadının kapısını açıp içeri girdiğinde yatağının üzerinde çok sayıda çikolata kağıtları görmüştür. Tek tek hepsini açıp yemiştir Rüya. Gözleri de ağlamaktan şişmiştir. Yaşlı kadın yine yanında ona getirdiği öteki çikolataları da sehpanın üzerine koymuş ve onun saçlarını okşayarak üzülmemesini söylemiştir. Daha sonra kafasını sallayarak odadan dışarı çıkmıştır kapının zili çaldığı için. İçeriye diğer yaşlı komşular gelmişlerdir onun ve Rüya’nın halini hatırını sormak için. İçeri girdiğinde yaşlı ev sahibinin elindeki çikolata kağıtlarını gören komşu kadınlardan biri ‘’ Depresyon çikolatalarından arta kalanlar sanırım .’’ diyerek yüzünü asmış, daha sonra da birlikte çay koymak için mutfağa geçmişlerdir.
Kenan’ın bir akşam vakti kapısının zili çalmış ve kapıya gidip kendisi bakmıştır. Kapıyı açtığında ona bakan üç yaşlı kadınla karşılaşır. Boyları Kenan’dan kısa olduğundan onun yüzünü görebilmek için yukarı doğru bakmaktadırlar. Kapı açılmıştır ama hiç sesleri çıkmaz yaşlı kadınların. Rüya için gelmişlerdir.Kenan onları içeri devat ederek dinlemiştir nazikçe.
Aradan uzun bir zaman geçmeden bir mucize olmuştur. Rüya arkadaşlarını Kapalıçarşı’da ziyarete gider ve hepsini tek tek selamlayarak kendisinin de daha önce mısır sattığı köşedeki arkadaşlarına yaklaşır. Onlara doğru karşılaştığı arkadaşlarıyla selamlaşarak ve konuşarak ilerleyen genç kadın bir anda duraklar ve gördüklerine şaşkın bir şekilde bakakalır.
Karşısında gördüğü kişi Kenan’dır. Yanıbaşında da kızı Yağmur durmaktadır, Rüya’dan satın alınan mısır arabasının arkasında. Kenan ve kızı birlikte mısır satmaktadır. Onların yanına yaklaşarak şöyle bir süzer ama sesini çıkartmaz. Kenan’ın kafasındaki şapkaya çok gülmüştür daha sonra. Yağmur’a sarılıp kucağına alır ve öpüşüp koklaşırlar. Kenan, Yağmur’dan müsaade isteyerek Rüya’yı bir kenara çekmiştir. Eline Rüya’nın yattan kaçarken geride bıraktığı ve o gece birini de kafasına yediği ayakkabıları almıştır. Onları genç kadının ayağına giydirmektedir.
Her ikisinin ortasına geçen küçük kız bir babasına bir de Rüya’ya bakarak onların edalı konuşmalarını dinlemektedir. Kenan o gece için özür dileyerek başlamıştır söze, Rüya ise yine üste çıkmaya çalışmaktadır. Kenan biraz yüksek sesle konuşmaya başlamış, Rüya da yine savunmaya geçmiştir kendini.
Uzaktan birbiri ile didişmeleri görüntülenmektedir. Yağmur sesini çıkarmadan onları izlemektedir. Bu sahnenin görüntüsü gitgide uzaklaşmakta iken Kenan artık bu didişmeye dayanamayıp çareyi onu susturmak için öpmekte bulmuştur. Birden onu kendine doğru sertçe çekerek dudaklarına yapışıp öpmeye başlamıştır. Kül kedisi belki bu öpücüğü bir mısır arabasının önünde düşünmemiştir ama mutludur. Başı dönerek kollarını Prensinin boynuna dolamıştır. Onları bu şekilde gören esnaf birden şaşırmışsa da durumu az çok anlayıp Rüya için mutlu da olmuşlardır. Yağmur ise içlerindeki en mutlu kişidir. Yaşamlarına bir peri girdiğini düşünmektedir. Ama bir rüya perisi değildir o. Adı Rüya’dır ve yanıbaşlarında durmaktadır.

Onlar mutlu, ben de mutluyum. İyi okumalar, iyi canlandırmalar. Sonunda onları kavuşturdum ya ne mutlu bana… Belki siz de bir gün bir yerlerde Rüya Perinize rastlayıverirsiniz, belli mi olur… Ya da Prensinize…
Senarist-Yazar: Lale SELEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder